Mühendislikte Alüminyum
Alüminyum yer kabuğunda en bol bulunan metalik element olup yer kabuğunda ise en bol bulunan üçüncü elementtir. Endüstriyel açıdan son elli yılı aşkın zamandır demirden sonra en çok tercih edilen element olarak popülerliğini korumaktadır. Elementel olarak meydana gelmeyen alüminyum her zaman kimyasal bileşikle birleştirilir. 1800 lerin başına kadar varlığı bilinmiyordu. Sir Humphry Davy tarafından İngiltere’de saf olmayan durumda olduğu tespit edildi. 1800 lerin ilk çeyreğinden sonra Danimarkalı Hans çok küçük miktar alüminyum üretsede asıl çalışmayı Alman Freidrich Wöhler bundan iki yıl sonra alüminyum klorür ile potasyumu reaksiyona sokarak bir çalışma yaptı. F. Wöhler 1845 yılında özgül ağırlığını belirleyip düşük yoğunluklu bir metal olduğunu belirlemiş oldu. 1854’te Henri Sainte-Claire Deville alüminyumu ticari olarak Wöhler prosesini geliştirerek ürettiler.
Fakat mühendislik gereği üretilen malzemenin üretim sürecinde oluşan maliyet yükü sebebiyle maliyetleri azaltma için uzun bir süre çalışmalar yapıldı. 1886 yıllarında iki bilim adamı (Bayer and the Hall–Héroult) farklı yerlerde hemen hemen aynı zamanda elektrolitik olarak bir proses çalışması yaptı. Bu denemler sonucunda yaklaşık 1890 yıllarında daha ekonomik üretimlerin önünü açmış oldu .
Bu gelişimlerin belki de en önemlilerinden olan 1888 yıllarında Bayer, cevher halde bulunan boksitten alüminayı (Al2O3) çıkarmak için etkili bir yöntem kullanmasıydı.
Bugüne kadar birincil alüminyum üretimi ekonomik olarak Bayer and the Hall–Héroult prosesleriyle yapıldı.